.
Düşler..
Düş göremiyorum bu ara. Geceleri uyumuyorum zaten.
Geceleri uyanık kalmalıyım. Niye mi ?
Karım ve sevgilisi, beni ve çocuklarımı öldürmeyi planlıyor.
.........................................
Adım Tahsin, Ankaradan 49 yıllık Tahsin Er.
3 çocuk babası, evinden işine gidip gelen gariban bir adamım ben.
Benim işlediğim günahlar masumdur. Haram nedir bilmem, Bir sigaram var onuda bırakıcam, zaten doktor 'ciğerlerin paramparça olmuş' dediğinden beri bırakmayı düşünüyorum..
..........................................
Son birkaç haftadır iş dönüşleri hep o adamı gördüm. Ben mahalleye girerken o çıkıyordu.
İlk başta çok önemesemedim sonra gözüme takıldı. Birşey vardı bu adamda..
Sanki beni gördüğünde, kaçıcak delik arıyormuş gibi, ya da içten içe sövüyordu bana ağzı kapalı olsada gözleriyle birşeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi.
Sanki aramızdaki ince bir perde vardı açılmayı bekleyen.
20 - 25 yaşlarında bir adamdı.
Sanki o yanımdan geçerken rüzgarı içimdeki huzuru yerlebir ediyordu .
............................................
Bir gün bu adamı takip etmeye karar verdim .
Mahallede bir ara sokaktaki kahveye gittim, geçmesini bekledim.
Geçti.
Bizim apartımanın önüne geldi..çocuktu daha..önce ortalığı kolaçan etti..bizim dairenin ziline bastı..karım önce balkona çıktı sonra uçarak kapıyı açtı.
Karımı yıllardır bu kadar mutlu görmemiştim. Beni o adamla aldatıyordu. 25'lik delikanlıyla oluyordu hergün çocuklarını okula beni işe gönderdikten sonra..
Ama onu sevmekten vazgeçmeyi düşünmedim hiç.
Canım acımaz kabullenirim dedim, yavrularımız var..
Zaten sıkılır bırakır dedim.
..............................................................
Ta ki o telefon konuşmasına şahit olana dek.
Karım ve küçük adam gün geçtikçe birbirlerini daha çok seviyor daha çok bağlanıyorlardı.
Suratımı asmadım hiç karım tek bizi bırakmasın, gitmesin dedim hep içimden.
Beni ve çocukları öldürmeyi planladıklarını duydum telefonda.
Karım bir an önce kaçmak istediğini bu acıya daha fazla katlanamayacağını söylüyordu.
Konuşmanın sonunda beni ve çocuklarımızı öldürüp kaçmaya karar verdiler...
Artık geceleri uyumuyordum..Yakın zamanda saldırıya uğrıyacaktım.
Çocuklarımın ölmesine göz yumamazdım.
Bir gün gece şafak henüz sökmeden kapı açıldı..hala uyanıktım..karım usulca kalktı yanımdan..Kapının önünde fısıldaşıyorlardı..önce çocuk odasına yöneldiler..
Harakete geçtim.
...................................................
Bugün bir hastanedeyim..Uzun bir süredir uyuduğumdan olsa gerek hiçbirşey hatırlamıyorum buraya nasıl geldiğimle alakalı en ufak bir fikrim bile yok.Karşımda Betül hanım oturuyor..kendisi psikoloğummuş..
Her tarafta polisler var..değişik bir hastane burası ötekilerden farklı sanki koğuş gibi sıra sıra odacıklar var..
Bana paranoyak şizofren tanısı konulmuş ve tedaviye başlıyacakmış Betül hanım.
Karımı ve çocuklarımı benim boğarak öldürdüğümden şüpheleniyorlarmış.
Ama neden ? Karımın genç sevgilisine ne oldu ?
Betül hanım karımın hiç bir zaman öyle bir sevgilisinin olmadığını ve bütün bu yaşadığım olayların sadece zihnimde canlandığını söylüyor.
Cümlesinin sonuna küçük bir tebessüm ekleyip bir an önce iyi olacağıma dair bana moral veriyor.
Karımı ve çocuklarımı ben mi öldürdüm ?
........................................................
Adım Tahsin. 49 yıllık Tahsin Er.
Paranoyak şizofren tanısıyla Şu an Üsküdar akıl hastalıkları hastanesinde tedavi görmekteyim.
30 Eylül 2011 Cuma
23 Eylül 2011 Cuma
HENÜZ BİTMEDİ !!
Garip çocuk burda böyle bu şekilde öylece kalamaz..
Neden bu kadar bitkin neden içi sızlıyor kalbi ağrıyor ve isyanlarda..üşüme hissi iliklerini parçalarken..Bir huzursuzluk var bu gece; bu şehirde..
Televizyonda siyah beyaz bir film oda lambası olmuş..
Koridordaki aynaya takıldı gözü..yüzüne baktı deniz kadar mavi gözleri puslanmış..sanki mavi kan var gözünden kalbine sızlayan..
Sigara yaktı.. Kaybolan göz yaşları bağırıyordu burda böylece yapayanlız kaybolup gidiyorsun..
Rehberi çıkardı tozlu raflardan..gereksiz karvizitleri attı rehberin içindeki..düşündü..birini arayıp ben burdayım demek istedi o an..harfler silikti..aradı.. siyah dolma kalemle yazılmış bir numara çarptı gözüne..
hatırladı..
Hiç söyliyemediği cümlelerin, hayalini kurduğu cennetin, kayıp bir masalın ilk cümlesi, kalbinin eksik kalan yeriydi o..
Bir anda dans etmeye başladı ruhu küçücük evinin içinde büyüdü..anlamsız ama mutluydu..
İlk sigarasını içerken onun yanında bozuntuya vermemişti bile, öksürmüşti ama içine içine gülmesin eğlenmesin diye..
İlk arabayı kaçırdığı zaman onu almaya gitmişti..zaten çok geçmeden kaza yapmışlar bir tomar laf yemişlerdi babadan..çok eskiydi ama güzeldi..
Yıldızları seyredelerdi..kayan her yıldızla bir dilek tutar..ama hemen söylerlerdi tutukları dilekleri..zaten hep birbirlerini dilerlerdi.
Masaya çarptı..düştü.. gülmüştü haline..sessizlik olmasın istiyordu..yanlızlık üstüne sürüklenmesin istiyordu..o çok yakındı şu an en iyi o anlardı..
Telefonu kaldırdı elleri titredi..numarayı çevirdi..telefon açıldı..uykulu ve bıkkın bir ses;
annesinin 4 yıl önce öldüğünü söylüyordu..
Ama anlatamıyorm dedi.. inanmıyorm dedi.. olamaz dedi.. hiçbirşey onun canını yakamaz acıtamaz dedi... o gözler sönemez dedi.. henüz bitmedi dedi.. ilk aşkımdı o dedi..
Telefon kapandı yüzüne..
Kulaklarında bir uğultu vardı..çaresizlik orkestrası çevresine üşüşmüş..en acı bestelerini bu gece çalıyorlardı..
Daha 70 yaşındaydı yüzündeki çizgilerin arkasında garip bir çocuktu..ölüm uzaktı ona..
Ağlıyordu doyasıya..Göz musluklarını sonuna kadar açtı..kanadı..
Islak vucudu ayakta duramadı..artık hiç bir şey canını acıtamazdı.
Herşey simsiyah oldu..
Daha çok erkendi..
Neden bu kadar bitkin neden içi sızlıyor kalbi ağrıyor ve isyanlarda..üşüme hissi iliklerini parçalarken..Bir huzursuzluk var bu gece; bu şehirde..
Televizyonda siyah beyaz bir film oda lambası olmuş..
Koridordaki aynaya takıldı gözü..yüzüne baktı deniz kadar mavi gözleri puslanmış..sanki mavi kan var gözünden kalbine sızlayan..
Sigara yaktı.. Kaybolan göz yaşları bağırıyordu burda böylece yapayanlız kaybolup gidiyorsun..
Rehberi çıkardı tozlu raflardan..gereksiz karvizitleri attı rehberin içindeki..düşündü..birini arayıp ben burdayım demek istedi o an..harfler silikti..aradı.. siyah dolma kalemle yazılmış bir numara çarptı gözüne..
hatırladı..
Hiç söyliyemediği cümlelerin, hayalini kurduğu cennetin, kayıp bir masalın ilk cümlesi, kalbinin eksik kalan yeriydi o..
Bir anda dans etmeye başladı ruhu küçücük evinin içinde büyüdü..anlamsız ama mutluydu..
İlk sigarasını içerken onun yanında bozuntuya vermemişti bile, öksürmüşti ama içine içine gülmesin eğlenmesin diye..
İlk arabayı kaçırdığı zaman onu almaya gitmişti..zaten çok geçmeden kaza yapmışlar bir tomar laf yemişlerdi babadan..çok eskiydi ama güzeldi..
Yıldızları seyredelerdi..kayan her yıldızla bir dilek tutar..ama hemen söylerlerdi tutukları dilekleri..zaten hep birbirlerini dilerlerdi.
Masaya çarptı..düştü.. gülmüştü haline..sessizlik olmasın istiyordu..yanlızlık üstüne sürüklenmesin istiyordu..o çok yakındı şu an en iyi o anlardı..
Telefonu kaldırdı elleri titredi..numarayı çevirdi..telefon açıldı..uykulu ve bıkkın bir ses;
annesinin 4 yıl önce öldüğünü söylüyordu..
Ama anlatamıyorm dedi.. inanmıyorm dedi.. olamaz dedi.. hiçbirşey onun canını yakamaz acıtamaz dedi... o gözler sönemez dedi.. henüz bitmedi dedi.. ilk aşkımdı o dedi..
Telefon kapandı yüzüne..
Kulaklarında bir uğultu vardı..çaresizlik orkestrası çevresine üşüşmüş..en acı bestelerini bu gece çalıyorlardı..
Daha 70 yaşındaydı yüzündeki çizgilerin arkasında garip bir çocuktu..ölüm uzaktı ona..
Ağlıyordu doyasıya..Göz musluklarını sonuna kadar açtı..kanadı..
Islak vucudu ayakta duramadı..artık hiç bir şey canını acıtamazdı.
Herşey simsiyah oldu..
Daha çok erkendi..
17 Eylül 2011 Cumartesi
YANLIZSIN !! YANLIZ KALACAKSIN !!
köşeye pusmuş oturuyordu..
pencere açık rüzgar sırtına vurdukça ürperiyordu..karanlık içine çökmüş..yanlızlığı karanlığa karışıyordu..
yüzünde acı.gözlerinde kader. bir dua dudaklarından düşüp paramparça oluyordu..
yanlızdı sustu..
Elleri sessiz ve soğuktu..gözlerinden yaş yerine sessiz harfler damlıyordu..
.........................................................................................
O giderken bir kalp burda yanlız kalıyordu..
bir şehir üstüne yıkılmıştı..ayak sesleri duvarları kapıları yıka yıka gözden kayboluyordu..
Çaresizdi uykusundan uyanmış çocuklar gibi dehşeti hissetti..
Kalbine hakim olamıyordu..
bi an dedi ki veda edilmeden gidilmezki..
Hayat anlamsız dı yalanların köpeği olmuş sevgiye hasret bi ruh daha hangi şekilde yok olabilirdiki?
Gardı düştü..Son defa hareket etti bir an durup karanlığa baktı..
Yağmur yüzüne vuruyordu..Şimşekler geceyi aydınlatırken..Yorgun gözleri Küçük bi gülümseme çaktı aya..
dudak ucuyla dediki: belki güneş bir gün bizim için doğar..
...........................................................................................
Halbuki uzun bi yol vardı önlerinde..umutları..rüyaları..
Avutuyordu kendini..Kalbi kanıyordu..bütün şehir yerlebir olmuştu..Bu masalın kahramanı ölüyordu..
elleri son defa haraket etti daha 18 indeydi..
pencere açık rüzgar sırtına vurdukça ürperiyordu..karanlık içine çökmüş..yanlızlığı karanlığa karışıyordu..
yüzünde acı.gözlerinde kader. bir dua dudaklarından düşüp paramparça oluyordu..
yanlızdı sustu..
Elleri sessiz ve soğuktu..gözlerinden yaş yerine sessiz harfler damlıyordu..
.........................................................................................
O giderken bir kalp burda yanlız kalıyordu..
bir şehir üstüne yıkılmıştı..ayak sesleri duvarları kapıları yıka yıka gözden kayboluyordu..
Çaresizdi uykusundan uyanmış çocuklar gibi dehşeti hissetti..
Kalbine hakim olamıyordu..
bi an dedi ki veda edilmeden gidilmezki..
Hayat anlamsız dı yalanların köpeği olmuş sevgiye hasret bi ruh daha hangi şekilde yok olabilirdiki?
Gardı düştü..Son defa hareket etti bir an durup karanlığa baktı..
Yağmur yüzüne vuruyordu..Şimşekler geceyi aydınlatırken..Yorgun gözleri Küçük bi gülümseme çaktı aya..
dudak ucuyla dediki: belki güneş bir gün bizim için doğar..
...........................................................................................
Halbuki uzun bi yol vardı önlerinde..umutları..rüyaları..
Avutuyordu kendini..Kalbi kanıyordu..bütün şehir yerlebir olmuştu..Bu masalın kahramanı ölüyordu..
elleri son defa haraket etti daha 18 indeydi..
4 Eylül 2011 Pazar
AĞUSTOSUN GEÇMİŞİ !
Ağustos ayı geride kaldı..tatilciler yavaş yavaş tail beldelerini terk ederken, herkes evine, işine gündelik koşuşturmasına geri dönüyor..
Kumsallar boşalıyor, yazlık eğlence mekanları sezonu kapatmaya hazırlanıyor..
Ağustosu ayının sıcak hayat dolu,cıvıl cıvıl akşamları, yakamozu, yerini tatlı bir serinliğe ve sonbaharın romantizmine bırakıyor.
Ben de AKTÜEL dergisinde okuduğum bir yazıyı paylaşmak istedim bilmek sizinde hakkınız.
Ağustos ayı sadece deniz,kum,güneş triosumu ? Gelin ağustosa insanlık tarihi açısından ne gibi olaylar olmuş birlikte bakalım.
SEYAHAT RESULLAH : Rivayet odurki evliya çelebi bir gece rüyasında peygamber efendimizi görür. Bir cesaret ile yanına gidip şefaat ya resullah diyecekken dili sürçer ve seyahat ya resullah der. Bu kıssadır ki türk kültür tarihinin seyahatname olarak bilinen 10 ciltlik nadide eseri evliya çelebinin kaleminden çıkmıştır. 19 ağustos
BRAVEHEART İDAM EDİLDİ ; İskoçya tarihinde bağımsızlığa en çok yaklaştığında herkes William Wallace isminin bunu gerçekleştirebilecek tek kişi olduğuna inanıyordu. Wallace 'dan geriye ise 1001 işkence gördüğü acılı idam ve başrolünü Mel Gibson!un oynadığı ve rekorları alt üst eden braveheart filmi kaldı.23 ağustos
ZEKİ MÜREN DE BİZİ DUYACAKMI : Dünya üzerindeki saysı yüzbinleri bulan ve gün geçtikçe milyona yaklaşan televizyon kanallarının henüz bir elin parmaklarını geçmekte zorlandığı günlerdeyiz. Britanya devlet televizyonu BBC, daha önceleri 'görüntü vas ses yok' şeklinde devam eden yayınına görüntüyle senkronize olarak ses de eklemeyi deniyor. Sonrası her eve giren bu görüntülü kutu önce renkleniveriyor ardından canlı yayınlar geliyor..26 ağustos
SÜPER KUPA GALATASARAYIN : Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş avrupadaki en başaralı takımı Galatasarayın Şampiyonlar ligi şampiyonu Real Madrid'i Monaco'daki finalde Jardel' in 41. dakikadaki penaltısıyla ve 108. dakikada yine Jardelin ayağından bulduğu golle 2-1 yenmişti. Bu zafer altın puntolarlar tarihteki yerini aldı.25 ağustos
SAVAŞA GİRECEKSEK BU HAFTA OLSUN LÜTFEN : 30 ağustos Zafer Bayramıi, 1922'de Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde Yunan ordularına karşı alınan mutlak zaferin ardından İstiklal Savaşı'nın da kazanılmasıyla sonuçlandığı için kutlansa da aynı tarihlere düşen başka zaferler ağustosun son haftasını zafer haftası olarak kutlanmasına sebebiyet vermiştir.30 ağustos
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)