Resimler güzeldir, insanlar rüyalarında gördüklerini resmederler.
Hatıralar sonbaharda uçuşan kahverengi yaprakların çizgileri gibidir. Parçalanır unfuak olurlar.
Elma şekeri yiyen kız sıcak havada uzun yolu yürüken anladı gerçekten sevginin uçuşan ama görünmeyen birşey olduğunu.
Camın üstünde yürüyen adamı görünce anlamlandıramadı.
Camın üstünde bile bile yürürüz halbuki içimiz acımadan.
Zehir akacak bu kagıda bu gece. Hiç olamadığı kadar hüzün verecek.
İçindeki çocuğun düştüğünü bilirsin ya kayıp gider aşağıya doğru; gözlerinden yaş gelmez ağzını açmadan konuşuturur adamı,
Camı pencereyi indirmek, duvarların içinden geçmek gelir ya içinden,
Ya da binanın üstüne yıkılmasını beklersin bir an sanki olucak şeymiş gibi.
Yağmur birden başlar bütün gökyüzünü örter ya, Kimisi buna gözyaşı der kimisiyse kuşların göç yolunda öldüğünü söyler.
Bana göreyse yağmur şerefli bir sonun anonsudur tıpkı bir yas gibi. Yere düşen damlalar senin için çığlık atar yere düştükçe çığlık büyür hızını alamaz dans eder gibi paramparça olur.
Gece üzerine çökmeden önce yağmurdan korkmaya gerek yok.Yüreğine vuran sestir o, senin sesin.
Elma şekeri yiyen kız yağmurları sevdiğinde, ben çoktan gitmiş olacağım.
Sen küçücük ayaklarınla bulutların üstüne çıkmaya çalışacak, belki de senin ne kadar kuvvetli olduğunu bilmeleri için insanlara yukardan bakacaksın ezer gibi.
Ama sen endişelenme tanrı bizi sorduğunda ben hep seni anlatacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder