Follow @ahmetkaanykt

18 Kasım 2011 Cuma

GERÇEK BİR HİKAYE BÖLÜM 3



Kapılar kapanır. Işıklar söner. İnsanlar gider.
Yolun ortasında hafif sarhoş bakarsın..önünden geçen kedi sanki seni tanımış gibi selam verir geçerken.
Aslında ölüm acının sona erme halidir. Ama ölümden korkuyorsan içindeki acıyla barışık olmak zorundasın.
Zaman zaman seni ziyaret eder o acı içini deşer deşer gider..onun kölesi olmak zorundasındır
Ya da korkmadan baş kaldırırsın acıya.. Kalbini parçalar atarsın ama acıyı öldürürsün..
Unutmak kolaymı bilinmez..
...........................................................................
İstanbul..
Cem İstanbulluydu Mehtap ve Mesutu bulmamda yardım edecekti bana.
İyki gelmişti.
Ben ilk defa geldim İstanbula.
Hayallerini kurduğum şehir beni istemiyor herhalde diye düşündüm.
İstanbul seni kabul etmesse sana hayatı zindan eder derdi şair.
............................................................................
Gri Uzun kulelerin arasından ilerlerken bir yandan Mehtap ve Mesutu arıyordum.
Bir mesaj geldi bir saat sonra buluşalım diyordu Mesut.
Herşeyden haberi vardı anlaşılan.
............................................................................
Buluşma yerine geldik.
Cem saklanmamı söyledi. Benim sinirlerime hakim olamamdan korkuyordu.
Bende kendimden korkuyordum.
İlk o konuşucaktı. Sonra ben çıkacaktım sahneye.
Elim ayağım titriyordu sinirden. Hayatımda başıma gelmeyen darbeler bir kaç günde gelmişti başıma.
Pskolojim allak bullak olmuş napacağımı bilemiyordum.
Tek bildiğim şey bundan sonra yanlız kalacağımdı.
Vakit yaklaştıkça kalbim o kadar hızlı çarpıyorduki..Bedenimin içinde zor tutuyordum kalbimi.
Ellerimde çok üşüyordu...
Büfenin arkasında beklerken..Tekerlekli sandalyede oturan bi çocuk takıldı gözüme..
Önündeki kuşlara yem atıyordu.. Arada kuşlar yemek için kavga edince hafif tebessüm ediyordu..
Ben backlarımı kaybetsem yaşayabilirmiydim diye düşündüm bir an..
Hayat böyle garipti..Kendimi kontrol edip mantıklı davranmalıydım.
Aynı tekerlekli sandalyedeki çocuk gibi.
Ama ya cümlelerim yarım kalırsa.. Konuşurken ağlamaya başlarsam tutamassam kendimi..
Mehtap.. 6 yıllık aşkım hayat arkadaşım...sevdiğim yönlerim..Tutuuğum yeminlerim..
Kimsenin bilmediği beni ben yapan prensesim..Pamuğum..Yüzümün aynada yansıması..sesim di o benim.
Boğazım düğümlendi yine..
Kafamı çevirdim baktım.. Mesutu gördüm ilk bir adım arkasından Mehtap geliyordu.
Benim aldığım beyaz hırkası vardı üzerinde.. Onu buraya sağdıcımla canı sıkılmasın diye gönderdiğim gün zorla vermiştim.
Soğuk olur dedim..Dinlemedi başta sonra aldı alırkende öpmüştü..
Ağlamam gerekiyordu. Gözüme set çektim bir damla yaş süzülürse yanağımdan gerisede gelirdi..
Ama patlamaya hazır volkan misali gözlerim o kadar çok dolmuştuki elimle silmek zorunda kaldım gözlerimi kimseler görmeden.
.............................................................................
Cem aradı yanlarına gelmemi söyledi.
Kendimi yabancı gibi sanki onları hiç tanımıoyrmuş gibi hissettim.
Yürümeye başladım yaklaştıkça Mesuttan daha fazla nefret ediyordum.
Adımlarım hızlandı kendimi kontrol edemez oldum direk mesuta yöneldim.
Ondan başka kimseyi görmüyordum. Yakasına yapıştım. Acı Acı sövdüm suratına bunu bana nasıl yaptın dedim..
Bişeyler söylemek istedi..yumrukladım susturdum.
Birileri üzerime üşüştü ayırmaya çalıştılar.
Birden hıçkırıklar içinde yeter diye bir nida yükseldi.
O hıçkırığı tanıyordum. Mehtap bir köşeye oturmuş için için ağlıyordu.. Sakinleşmem gerekiyordu. Tek istediğim şey kız arkadaşımı alıp burdan uzaklaşmaktı.
Yağmur iyce bastırmıştı.
Mehtap kalktı ayağa bana doğru yürümeye başlıyordu.
Yüzünde özlem ve ilgi ifadesi vardı..6 yıldır birlikteydik.
İyki geldim diye düşündüm.
Mehtap korkmuştu.Sevgilim iyce yaklaşınca Ben konuşmak için ağzımı açtım o beni direk geçip arkada ağzındaki kanı temizleyen Mesuta yöneldi.
Mesutun iyi olduğun anlayınca hiddetle ayağa kalktı.
Bana dönüp ne kadar cani sapık bir adam olduğumu söyledi.
Aylardır onu aldattığımı ve bunu ne kadar soğukkanlılıka yaptığımdan bahsetti.
Sövdü..Ne şerefimi bıraktı ne Erkekliğimi..
Aylardır onu aldattığıma inandırmıştı mesut onu. Parayla bir kız tutup Mehtabın aklına girmişti anlaşılan.
Mehtabın ses tonu değişmiş tanıymadığm bir frekanstan konuşuyordu sanki.
Cem de sövdü bana. Zaten hep mesutun yanında olduğunu İstanbula sevgilisini görmeye geldiğini ve parası olmadığı için beni kullandığını söyledi.
Mehtabın kız arkadaşlarıda ordaydı. Radyo-Televizyon bölümü komple izlemişti olup biteni.
Hepsi bana gulyabaniymişm gibi bakıyor. Nasıl bir sapık olduğumu konuşuyorlardı aralarında.
Yağmur çok yağıyordu..
Tekerlekli sandalyadeki çocuğa kim yardım edecek diye düşünüdüm. Bu yağmurda nasıl gidecekti..
Gözüm karardı..
Işıklar söndü..

Devam Edecek..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder